Bir önceki yazımda Dresden’e gitmeden önce gezme imkanı bulduğumuz Terezin Nazi Toplama Kampı ile ilgili yazımı yayınlamıştım.
Oradan çıkışta tur programına göre Doğu Almanya kentlerinden biri olan Dresden’e gittik. Dresden otobüs ile Terezinden ortalama 2,5 saat sürüyor. Yol biraz uzun olsada azıcık ucundan Almanya’yı görmekte çok güzel oldu. Dresden’e gittiğimi gören birçok takipçi ve fotoğrafçı arkadaşlar en yakın kent Berlin’e ve Münih’e hatta Amsterdam’a da çağırsalarda, gitmek isterdik ama tur programına bağlı olduğumuz ve prag’a geri döneceğimiz için kısmet olmadı, Allah bol vakit ve nakit verirse Almanya ve Hollanda’da gitmek istediğim şehirler arasında…
Dresden şehir merkezi son derece gelişmiş yaşınılabilir bir yer, Viyana kadar olmasada 2. beğendiğim yer Dresden oldu. İlerleyen yazılarımda Viyana notlarımı ve fotoğraflarını da burada okuyor olacaksınız…
Dresden Elbe Nehri kenarına kurulmuş bir kenttir, duruş itibariye Floransaya benzetilirmiş.
2.dünya savaşında şiddetli bombardımana maruz kalmış ve hala ayakta olan kentlerden biri… Bonbardıman sonrası şehirden yükselen alevler o kadar göğe yükselmiş ki çok uzak kentlerden bile alevleri görmek mümkünmüş, bu kadar yüksek bombardıman sonunda ne kadar can kaybı verildiğini varın siz düşünün…
Burası Dresden’in Wenceslas Meydanı, ortasında bir heykel ve çevresinde de tarihi müzeler katedraller bulunmakta…
Bu seramik işlemeli duvarda görülmeye değer yerlerden biri…
Dresden elektronik eşya alımı konusunda ucuz bir şehirmiş, Türkiye’den daha ucuza istenilen elektronik eşyalar alınabilirmiş. Birkaç tarihi mekanı gezdikten sonra rehberimiz 3 saatlik bir serbest zaman dilimi verdi bizlere…
O ara Altmarkt Gallerie isimli alışveriş merkezine girdik, genelde beyler oturdu bayanlar gezdi, merkezin içinde ilk gördüğümüz dükkan Apple mağazası oldu ve beleş interneti, tur boyunca şifresiz wireless bulmak çok zor olduğu için pek bi sevindik hemen acil işlerimizi hallettik, ayrıca burada çok hoş bir dükkan buldum, ismi Nanu Nana, hem hediyelik hem de ev eşyası satan bir dükkan, buradan çekimler için obje ve hediyelik aldım.
Gittiğimiz alışveriş merkezlerinde en dikkatimi çeken şeylerden biri de girişlerde güvenlik görevlisi ve x-ray olmaması oldu. Bizde en ufak detaya kadar girişlerde arıyorlarken burada hiçbir güvenlik görevlisi olmaması şaşırtıcı…
Alışveriş merkezinin tuvaletine giriş normal tuvaletlerden biraz farklıydı, otobüse biner gibi hissettim kendimi, otomatlar var ve otomatlar 0.50€ atıp bilet alıyorsunuz gişelere okutup içeri öyle girebiliyorsunuz 🙂 wc bile böyle sistemli ve kurallı ama bir taharet musluğu yapmasını kimse akıl edememiş o da ayrı 🙂
Otobüs vaktine yakın artık karnımız acıktı ve rehberin tavsiyesiyle kaç gündür prag’ta fast food, tavuk yiye yiye içimiz kurumuştu ki Altmarkt Galerie avm içindeki Oliveria Türk Restoranını bulduk ve resmen bayram ettik.
Kasiyer ve garsonlar türk, yemekler türk yemekleri daha n’olsun. Biz dalmayalım da kim dalsın, hemen siparişlerimizi verip afiyetle yedik.
Karnımızı doyurup grupla buluştuk ve düştük tekrar Prag’a dönüş yollarına…
Otele döndüğümüzde artık Prag defterini kapatmak üzere valizlerimizi hazırlamaya başladık. Bir sonraki durağımız önce Slovakya’nın başkenti Bratislava’da küçük bir gezi ve sonrasında Avusturya’nın başkenti Viyana olacaktı…
Fotografların tümünün ya da bir kısmının izin alınmadan herhangi bir biçimde çoğaltılması, aktarılması, yayımlanması ya da saklanması veya yeniden dağıtımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına aykırıdır. Rukiye Taşçı Anı Fotoğrafları tescilli bir markadır. Tespit edilmesi halinde yasal işlem uygulanacaktır.