Tur’un bugünkü durağında Terezin Toplama kampına gitmek üzere otobüslerdeki yerimizi alıyoruz, Prag’tan yaklaşık 1 saatlik otobüs yolculuğu sonunda Terezin Toplama kampına varıyoruz.
Terezin, nazilerin aldıkları savaş esirlerinin ilk toplandıkları kamp özelliğinde…
Atmosfer soğuk mu soğuk, bir zamanlar insanların burada her türlü kötü muameleye maruz kaldığını bilip öğrenmek tüylerimizi ürpertiyor. Rehberimizin anlattığı herşey gözümde canlanıveriyor ve midem bulanıyor.
Girişte fotoğraf çekmek isteyenler belli bir ücret karşılığı yaka etiketi alıp yakasına yapıştırıyor ve serbest olarak fotoğraf çekebiliyor. Tabiki buraya gelip fotoğraf çekmemek olmaz, bende ücretimi verip yaka etiketi alıyorum ve çekimlerime başlıyorum.
Girişte hemen sağda bir mezarlık karşılıyor bizi.
Esirlerin yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları koğuşlar, idam sehpaları, hücreler… Bir insanın burada 1 gün bile kalacağına inanamazken esirler burada yıllarca kalmış ve geçen zaman onların burada hayatlarına mal olmuş…
Bu gördüğünüz esirlerin yattığı koğuşlar, bu koğuşlarda 600-800 esir bir arada üst üste kalıp koğuşta bulunan sadece 2 tuvaleti kullanıyorlarmış.
O zamana ait bir çamaşır makinesi ve kazan…
Tek kişilik hücreler…
Bu deliktende 50-60 kişinin kaldığı küçücük hücrelere yiyecek olarak ekmek bırakılırmış, artık içerideki açlığı o gelen bir parça ekmeği kimin nasıl kapmaya çalıştığını siz düşünün…
Arşiv odaları…
Üniforma ve eşya deposu…
O soğuk, rutubet kokulu yapıda çoğu zaman dinlediklerimden midem bulandı diyebilirim. Bu duvarın önünde ölüme mahkum edilen esirler tek tek kurşuna diziliyormuş, bazı askerlerin vicdanı el vermediği için esirleri ıskalar gibi yapsalar da vicdan sahibi olmayanlar gözünü kırpmadan tetiği çekip öldürüyorlarmış.
Bu evler subayların aileleriyle birlikte kaldığı evlermiş, karşısında da bir havuz var ve esirler zevk sefa içinde havuz keyfi yapan subayların içinden askerler tarafından geçirilip,
bu gördüğünüz kapıdan ölüme giderlermiş, bu yola ölüm yolu denirmiş, bilirlermiş ki o kapıdan geçen esir ölüme gitmiştir ve bir daha dönmeyecektir.
Bu tünelden yürümekte bir o kadar sıkıntılıydı, metrelerce uzunluktaydı ve bitmek bilmedi bir türlü, rehberimiz klostrofobisi olan varsa girmesin desede herkes girmek istedi.
Eşim idam sehpasına çıkıp fotoğraf çektirdi, şakası bile kötü bir insanın yüreği nasıl dayanır? Bunları yapan insan olabilir mi?
Bu heykelde o dönemi ve yaşananları yansıtan bir model olarak yerini almış…
Esirler kampta yine de boş durmamışlar, kendilerince birşeyler üretip bugünlere kalıcı eserler, hatıralar bırakmışlar… Bu kalp şeklinde not defterini görünce çok duygulandım, kimbilir içinde neler yazıyordur…
Bütün insanlığa ibret olacak bu kamp, insana çok şey hatırlatıyor, ölümü, açlığı, çaresizliği… Allah kimseyi bu durumda bu şartlarda yaşamaya mecbur bırakmasın.
Terezindeki kısa ve düşündürücü, bir o kadar da üzücü gezimizden sonra Doğu Almanya’da bulunan bir kent olan Dresden’e gitmek üzere yola koyuluyoruz…
Fotografların tümünün ya da bir kısmının izin alınmadan herhangi bir biçimde çoğaltılması, aktarılması, yayımlanması ya da saklanması veya yeniden dağıtımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına aykırıdır. Rukiye Taşçı Anı Fotoğrafları tescilli bir markadır. Tespit edilmesi halinde yasal işlem uygulanacaktır.