Viyana bu tur içerisinde gördüğüm en zengin ve görkemli şehirdi, sanırım en çok viyanayı sevdim, 5 ülkeden hangisinde yaşamayı düşünürsün derseniz ya viyana ya dresden derim. Ama İstanbul’um bambaşka 🙂

Dresden ile ilgili yazımı buradan okuyabilirsiniz.

Viyanaya giderken yarım saat kadar yol üstü durak olan Bratislava’ya uğradık, Bratislava ile ilgili yazımı da buradan okuyabilirsiniz.

Bratislava’da küçük bir geziden sonra Viyana‘da Tabor Hotel’e varıyoruz. Prag’dan sonra küçük gibi görünen ama temiz ve rahat bir otel’e gelmiş olmak bizi pek mutlu etti.

Oda kahvaltı sistemi olduğu için haliyle akşam yemeği yemek için dışarı çıkacaktık, ilk akşam için daha önceden Viyanaya gideceğimi öğrenen ve benimle buluşmak isteyen takipçim sevgili Sultan ve arkadaşı Aygül sözleştiğimiz gibi bizi otelimizden aldılar. Tur arkadaşlarımız Elif ve Şükran ile de sözleşip hep birlikte attık kendimizi viyana sokaklarına…

Sevgili Sultan ve Aygül bizi ağırlamak için ellerinden ne geldiyse yaptılar, sağolsunlar. Sanki biz götürecekleri mekanı beğenmeyecektikte hangi mekana götüreceklerini şaşırdılar desem yeridir 🙂 bizi ismini hatırlamadığım bir pizzacıya götürdüler ve deyim yerindeyse kaç günden sonra pizza bana ilaç gibi geldi 🙂

Pizzacı çıkışı merkezde geceye kadar süren bir tur yaptık hep birlikte… Fotoğraflar çektik, çekildik… bize çok güzel rehberlik ettiler gecede olsa tarihi yerleri tanıtmaya çalıştılar.

Stephansplatz Kilisesi

Bu gördüğünüz yapıda Viyana Opera binası…

Konser diyince akla gelen ilk şehir viyana… Konserler büyük saraylarda ve salonlarda veriliyor ve genelde klasik müzik üzerine eserler çalınıyor, tur programında ekstra ücretli bir klasik müzik konseri vardı fakat biz gitmedik, konsere giden arkadaşlar güzel olduğunu ilettiler, aklınızda olsun.

Aynı İstiklal caddesine benzeyen büyük mağazaların olduğu caddeler var, bu pastanenin vitrini çok hoşuma gitti, aklıma tabiki Ablam geldi 🙂 bu iki fotoğraf senin için 😉

Viyana‘da metro ve tramvay en çok kullanılan toplu taşıma araçlarından, viyana metrosunda birbiriyle kesişen “U” harfiyle başlayan 5 tane hat var, çok sistemli ve düzenli. Ulaşım İstanbul’a göre biraz pahalı olsa da çok rahat gezebiliyorsunuz…

Metroya binip Prater’ e doğru yol alıyoruz, Prater Viyananın simgesi olan büyük bir dönmedolabı ve lunaparkı olan bir yer…

Sultan ve Aygül sayesinde gece gece güzel yerler gördük ve güzel vakit geçirdik. Gecenin sonuna geldiğimizde artık bütün günün yorgunluğuna, iki güzel insan tanımış olmanın mutluluğu içerisinde artık ayrılma zamanı gelmişti.

Ayrılırken sevgili Sultan ve Aygül elleri boş gelmeyerek beni çok şaşırttılar, bir de üstüne fazla hazırlık yapamadık ama diyip mahcup oldular? 🙂 Daha ne kadar yapacaklardı bilmem ama düşünüp bana hatıra kalacak hediyeler vermeleri çok hoşuma gitti. O an metroda ayrıldığımız için hediyelerini otel odasında açtım ve bu kartı açınca nasıl duygulandım bilemezsiniz.

Kartta çok güzel duygularla yazılmış bir not vardı kapağı açar açmazda çalan süper bir şarkı… O şarkı ile birlikte yazıyı okurken ne mutlu oldum anlatamam 🙂

ve yanında kendi kadar tatlı notu ve çikolataları iliştirmişti…

O gece otel odasında yorgun ama mutluydum, ertesi sabah kızlarla şehir turu yapacak ve biraz daha viyanayı tanımaya çalışacaktık…