İspanya turuna kaldığımız yerden devam ediyorum. Daha önce yazdığım Madrid 1 ve Toledo yazılarımı okumak isteyenler linklerden ulaşabilir.
Bu bölümde Madrid 2. ve son bölümle sizlerleyim.
3. Gün ekstra tura katılmayarak metro ile Madrid’de gezemediğimiz yerleri kendimiz gezmek için düştük yollara.
İspanya’da çok geniş bir metro hattı var. Otelden elimize bir harita aldık ve Şükranında araştırmaları sonucu hangi hat nereye gider, nereden nereye geçilir, nereye gidilir, sora sora bağdat bulunur misali 3.güne başladık.
Zaman zaman oradan değil şuradan, şuradan değil buradan olaylarını yaşamadık değil, o kadar da olur, elin İspanyası heryeri elimizle koyduğumuz gibi bulamayabiliriz 🙂
İlk durağımız 3 metro hattı değiştirerek 45 dakikada gittiğimiz “The Style Outlets” yani bir outlet merkezi 🙂 biri alışveriş mi dedi 🙂 dedi dedi ama outletlerde dahil sezon kapandığı için yeni sezon ürünlerin İstanbul’dan farkı yoktu. Sadece Camper’ın ayakkabılarında kampanya vardı…
Outlet sonrası Madrid merkeze döndük ve gezilecek yerlere devam ettik…
Avrupa ülkelerinde emniyet kemeri takmadan trafiğe çıkmanın, trafik kurallarına uymamanın çok yüksek cezaları olunca, trafikte neredeyse hiç sorun yaşamıyorsunuz, daha kaldırıma yaklaşmadan, yaya geçidine basmadan şöförlerin takibi sizi şaşırtıyor hemen durup geçmenizi bekliyorlar. 1 hafta boyunca bu işe bayağı bir alışıyoruz, yaya geçidi olan yerden sağımıza solumuza bakmadan transit geçmenin rahatlığını yaşıyoruz, nasılsa dururlar diye 🙂
Bu sokak Puerto del Sol – Sol Meydanına iniyor, köşede gördüğünüz üzere İspanyanın en bilinen markası Desigual var, neredeyse her köşe başında görmek mümkün…
Bir de bizim YKM, Boyner gibi El Corte Ingles isimli bir mağazalar zinciri var ki heryerde diyebilirim.
Her köşe başındada kokusundan önünden geçilmeyen domuz eti ve ürünleri satan dükkanlar var…
İspanya genelinde sürekli grev, birilerini protesto amaçlı eylemler görmek mümkün. Bizde zaman zaman rastlamadık değil.
Bu görkemli yapı belediye binası…
Burasıda Merkez Bankası… İçeride olağanüstü güvenlik önlemleri varmış, giren bir daha çıkamıyormuş 🙂
Meydan turu sonrası, Madrid’in meşhur Retiro Parkına atıyoruz kendimizi…
Parka girer girmez, bu insanların nasıl bu kadar fit olduklarını anlıyoruz, park resmen spor salonu gibi, koşu yapanlar mı dersiniz, bisiklete binenenler mi, çimenlerde barfiks çekenler mi? 🙂
Ve Alcala Kapısı gecesi ve gündüzü…
Gün sonunda artık tabanlarıma basamıyordum, yarın Barcelona’ya transferimiz olacağı için Madrid’de görmediğimiz yer kalmasın dedik, ee bu kadar gezersek olacağı bu 🙂
Aynı yoldan yine metroyla istikamet otelimizin bulunduğu el Capricho’ya…
Bir sonraki postumda yolumuz çok uzun Barcelona’ya geçmeden Zaragoza’da bir mola vereceğiz.
Fotografların tümünün ya da bir kısmının izin alınmadan herhangi bir biçimde çoğaltılması, aktarılması, yayımlanması ya da saklanması veya yeniden dağıtımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına aykırıdır. Rukiye Taşçı Anı Fotoğrafları tescilli bir markadır. Tespit edilmesi halinde yasal işlem uygulanacaktır.