5 Temmuz 2016 Ramazan Bayramının ilk günü… İlk Sabahı…
Uykusuz, evde devriye gezdiğim sabahlardan biriydi yine…
Can sıkıntısı WhatsApp gruplarından birine bakarken bir arkadaşın umrede olduğunu sabah namazına gittiğini ve dua isteyenlere özel dua edebileceğini okudum. Tabi fırsatı kaçırmadım ve hemen isteğimi ilettim.
Ben ne kadar kalpten istemiş, o da ne kadar kalpten dua etmiş ki o vakitten 1 Saat geçti geçmedi, Yiğit ve babası bayram namazındayken doğumun başladığına dair ilk sinyaller gelmeye başladı… Buradan önce Allahıma şükretmeyi sonrada Ahmet’e teşekkürü borç bilirim 🙂
38. haftadan sonra gelmesi beklenen kuzum gecikmiş gibiydi, doğumun olacağı gün tam 40 hafta oldu. Zamanlama güzeldi ne erken gelmişti ne de geç kalmıştı aslında… Ama son haftaların verdiği şikayetler, sıcaklar beni fena yormuştu, artık sabırsızlanmalar başlamıştı.
Bayram namazından gelen eşimle bayramlaştık ve kendisine bebek geliyor dedim, önce inanamadı ama baktı ciddiyim ne kahvaltı gördü gözü ne birşey… 2. bebek olduğu için benden beklenilmeyen bir sakinlikle önce hafif bi kahvaltı yapalım sonra çıkarız dedim. 2. de insan daha bi rahat, tecrübeli olduğu için daha sakin oluyormuş bunu anladım. Halbuki 2. doğumların süresi daha kısa olur, hastaneye çokta geç kalmamak lazım 🙂
Kahvaltı, toparlanma derken 1 saat evde vakit geçirdim ve beni eve göndermeyeceklerini bilerek doğum çantamıda alıp düştük ailecek yola…
Bilenler bilir, ilk doğum gibi bu doğumum içinde Leyla Hanım’ı tercih ettim. Yiğit’in doğum hikayesini henüz okumadıysanız buradan okuyabilirsiniz…
Ama gelin görün ki planlı doğum olmadığı için 40 haftayı bulacağını hatta bayramın ilk günü gelmek isteyeceğini tahmin edemiyorsunuz. Dolayısıyla doktorum yurtdışında olduğu için beni başka bir hekime yönlendirmiş, o hekimde son kontrolümde 41.haftaya kadar bekletebileceğini söylemişti.
Sarı kuzum 41. haftaya kadar beklemedi. Bayram olunca yönlendirilen doktorda bayram tatilinde olunca doğumhanede kim var kim yok, tanıdık tanımadık kimi bulduysak tanıştık, kimse annesinin karnında kalmamış ki bu da kalsın 🙂 dedik ve doğum sürecinin gereklerini başlatmaktan başka çaremiz kalmadı… Bu arada benden başka hastanede kimse yok, eşimle dalga geçiyoruz bana hastane bile kapattın diye 🙂
Damar yolu açıldı, nst ye bağlandım, sancılar başlamıştı ancak yeterli değildi.
Doğum yavaş yavaş ilerlerken bu defa doğumu desteklemek ve hızlandırmak adına suni sancı verildi, adı üstünde “suni” kendi sancınız gibi olur mu? Bu süreci hem çekilmez bir hale getirdi getirmesine ama bir yandan da hızlandırdı. Hızlandırması işime geldi açıkçası, ya daha uzun sancı süreci olacak ama daha seyrekten daha yoğuna, sıklığı artan ağrılar çekecektim, yada ağrılar sık ve yoğun ama sürecin kısalması sağlanıp bir an önce kucağıma alacaktım. Biz 2. seçeneği tercih ettik, aslında aldığım eğitimler sonucu en güzel doğumun müdahalesiz doğum olduğunu öğrenmiştim dışarıdan hiçbir müdahale istemediğimi söylesemde o an hızlanması adına ikna oldum.
Takip edenler bilir 24.haftadan itibaren Altunizade Joker Mağazasında Zeynep Gözübüyükle hamile yogasına katılmıştım. Faydası oluyormu ki? oldu mu? ki diye soranlar çok oldu.
Yogada öğrendiğim hareketlerin, nefes ve rahatlama tekniklerinin kesinlikle çok faydasını gördüm. Son ay zaten neredeyse her akşam yürüyüşe çıktım.
Toplamda 5,5 saat süren sürecin sonunda saatler 12:28’i gösterdiğinde bir mucize daha doğdu ve adı Taha oldu 🙂
O kadar tatlı, o kadar masumdu ki, hele de bana benziyor ya tadından yenmiyor 🙂
Ama kesinlikle ilk doğum ile 2. doğum arasında çok fark var, ilk’te daha tecrübesiz oluyormuş insan bunu anladım, 2. bi farklı bi güzel geldi bana ki anlatılmaz yaşanır. Allah isteyen herkese bu duyguyu yaşatsın…
Doğum Fotoğrafçısı Sorunsalı
2.kez kendi doğum çekimime sıra geldi ve terzi kendi söküğünü yine dikemedi 🙁
Yiğit doğduğunda yani 6 sene önce henüz hastanede doğum fotoğrafçısı yasağı yeni başlıyordu. Yeni başladığı için kendi istediğim fotoğrafçıyı çağırmıştım doğuma. Bu sefer işler daha da zorlaşmıştı.
Doğum fotoğrafçısı konusunda daha önce sosyal medyada paylaşım yapmıştım, hastanenin kendi anlaşmalı fotoğrafçısı var dışarıdan fotoğrafçıya izin vermiyorlar diye. Artık birçok hastane aynı tekelleşme yöntemini kullanarak fotoğrafçı ile komisyon usulü çalışıyor ve dışarıdan fotoğrafçıya girişi yasaklıyor. Bende uzun zamandır doğum çekimlerine gitmiyordum ama bu tekelleşmeye de içten içe sinir oluyordum. Doktorum orada olduğu içinde doğum fotoğrafçısı konusunda tek çare olarak başhekimliğe dilekçe vermeyi düşünüyordum. Kendi doğum fotoğrafçımı kabul ettirmek üzere hastaneye itiraz dilekçesi verdim vermesine ancak pek tabi kabul edilmedi. Bende başka çare yok hiç çekilmemesinden iyidir diyerek hastane fotoğrafçısı ile telefonlaşarak anlaştım.
Fakat gelin görün ki bayram olduğu için çalışmadığını söyleyerek doğuma gelmedi 🙁 bende kendisine güvendiğim için doğum anına kimseyi ayarlamamıştım, son dakika 3-4 arkadaşımı arayarak gelmelerini istedim ancak hiçbiri bana yakın değildi 🙁 velhasıl kimse gelemedi.
O an ki ruh halimi gelin siz düşünün, bu işin içindesiniz ve tekrarı olmayacak o anınızı çekecek kimse yok.
Neyseki eşim hep yanımdaydı hep destek tam destekle doğuma odaklanmamı sağladı ve doktorunda izniyle doğumda yanımda bulunup birkaç karede olsa çekti. Garibim bebeğe mi baksın ânı mı yakalasın o da bilemedi.
Size tavsiyem fotoğrafçınızla şartları iyi konuşun, çünkü bu düğün nişan fotoğrafına benzemiyor, en az onun kadar sorumluluğu büyük bir iş yapılıyor. Kıyafetinizi giyinip doğumhaneye tekrar giremeyeceksiniz, bu bebek bir daha doğmayacak bir kez doğuyor ve o an bir daha yaşanmayacak. Benim gibi keşke dememek için önlemizi baştan alın. Her zaman B planınız olsun. Ben kendimi tedbirli sanırdım demekki o kadar da değilmişim.
Hastaneye ve fotoğrafçıya olan kızgınlığım geçecek gibi değil, gerekli şikayetleri yaptım süreç nasıl olacak yaşayıp göreceğiz.
Siz olsaydınız ne yapardınız? Postun yorum kısmına yazarsanız sevinirim.
Yiğit’in Tepkileri
Herkesin merakı acaba Yiğit ne tepki verecek, nasıl davranacak yönünde…
Malum kardeş kıskançlığı tek çocuklu ailelerde sıkça görülüyor, evin tek çocuğu, ilgi sevgi hep onun üstünde… Tanımadığı bir varlık geliyor eve ve birden abinin pabucu dama atılıyor. Bütün ilgi bebeğin üstünde, gelen seviyor, giden kucaklıyor. Odak noktası bebek olunca biraz da ilk çocuk eziliyor ve ihmal ediliyor. Dolayısıyla Abi’de ben sevilmiyorum, ilgi görmüyorum hissiyatı oluşuyor, böyle oluınca da nasıl ilgi çeksem de herkes benimle tekrar ilgilense diye bir yarış başlıyor, sırf bu yüzden kardeşine kendine zarar verme isteği oluşup, pedagogluk olan çocuklar bile var.
Öncelikle siz nasıl davranırsanız çocukta ona göre şekilleniyor bu kesin. Onu kıskandırmamaya çalışmak önemli, yanında aşırı sevgi gösterileri sergilemek kıskanma sebebi, rekabete sokmak yerine kardeşi ile ilgili sorumluluklar vererek bu süreç daha rahat aşılıyor. Biz hamileliğim boyunca hep olumlu yönde telkinler verdik, kendisi her ne kadar legolarını, oyuncaklarını paylaşmak istemese de zaman içinde paylaşması gerektiğinin idrakını vardı. Tabi doğmadan bilemeyiz bir de pratikte görmek lazımdı. Sıra pratiğe gelmişti.
Şu an ki durum şu yönde ki gelip elini yanağını seviyor, üstünü örtüyor, kucağına alıp tutmak istiyor, temiz bez getirip kirli bezlerini çöpe atıyor 🙂 Ağladığı zaman sanki ben ağlamasını duymuyormuşum gibi, bana haber veriyor, galiba altına yaptı, acıktı, daha çok ağlayabilir diyor, ağlamasını hiç istemiyor 🙂 velhasıl şimdilik çok seviyor.
Şuan yatan, yattığı yerden kalkamayan, aciz, muhtaç bir varlık var evde, asıl kapışma yürümeye çıkınca başlar gibime geliyor 🙂
Yiğit bu sene ilkokula başlıyor, dersler, defterler, kitaplar, ödevler derken işimiz çok, umarım yürümeye başlayınca kapışmaya başlamazlar, onu da zaman içinde yaşayıp göreceğiz ama şu an ki durumundan memnunum, umduğum gibi olmadı neyseki 🙂
Sizin çocuklarınız arasında kıskançlık yaşandı mı? Tepkileri nasıl oldu? Ne gibi yöntemler izlediniz? Merak ediyorum yorum olarak bırakırsanız sevinirim.
Hastane çantamda neler var?
Sizde doğum anınızı bekliyor ve henüz valiz hazırlamadıysanız Youtube’da hastane çantamda neler var videomu buradan seyredebilirsiniz.
Hediyelikler
Ziyaretçilerimiz için aslında Eminönünü gidip gezmek oradan bakıp karar vermek istiyordum. Ama son ay şikayetlerim fazla olunca gözüm kesmedi ve gidemedim. Dolayısıyla internetten baktım. İnternette de çeşit çok gidip yorulmaya değmez dedim ve bu anahtarlıklarda karar kıldım.
Doğum ramazana denk geleceği için ve misafirlerin oruç olacağını düşünerek Lohusa Şerbeti yapmadım. Zaten bayramın 1. günü de olunca pek ziyaretçimiz olmadı malum herkes akraba ve aileleriyle bayramlaşmada, şehirdışında tatildeydi…
Yiğit doğduğunda gelenlerin güzel dileklerini iletmeleri için bir hatıra defteri almıştım. Taha içinde bir defter hazırladım ve gelen misafirlerimiz yazmaya başladılar. İleride okudukça o günü hatırlar ve hatıra tazelerler.
Hamilelik çekimimiz için Annem Yiğit’e “Yiğit Abi Oluyor” tişörtü yapmıştı.
Hastane içinde “Yiğit Abi Oldu” versiyonunu yaptı. Yeğenim içinde “İncisu Abla Oldu”.
İkiside oda çekimlerinde giyindiler pek güzel oldu, hem onlar mutlu oldu hem de çekimlere renk kattılar.
Yiğit’in okul arkadaşlarını da unutmadım tabiki.
Doğumdan sonra sınıf arkadaşlarına dağıtması için bu akide şekerlerinden yaptırdım.
Üzerine de Taha Doğdu, Yiğit Abi Oldu 🙂 yazıldı. Doğum sonrası okula götürerek arkadaşlarına dağıttı.
Sonuç olarak; çok şükür yine istediğim gibi bir doğum gerçekleşmiş oldu. 1 gece hastanede kaldık ve ertesi gün sarı kuzumuzuda alıp evimize kavuştuk.
Değil çocuk, evlilik bile düşünmezken bugüne bugün 2 çocuklu bir anneyim artık. Bugünleri göreceğim hiç aklıma gelmezdi hala inanamıyorum kendime.
Allah isteyen herkese bu duyguyu yaşatsın…
Yazılarınızı keyifle takip eden birisi olarak bu duruma çok sevindim 🙂 Allah bağışlasın, bu mutlu anınızı bizimle paylaşmanız da ayrı bir güzel oldu 🙂
Amin, teşekkür ederim 🙂